KİTAP, SÜNNET, KIYAS, İCMA, İSTİDLAL

///KİTAP, SÜNNET, KIYAS, İCMA, İSTİDLAL

Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz veya içtihad sahibi bir kimse, kendi nefsince şerh ve hüküm koymuştur. Bu her iki usul için “hükme hibetmektir” demektedirler. Allah’ın veya Resulü’nün, takdir edenin, delil gösterenin hitabıdır diye söylemektedirler. Bu sebeple fıkha delâlet eden hükümleri veya açıklamaları beş kısma ayırmışlardır.

Bunlar sırasıyla:

Kitap, Sünnet, Kıyas, İcma, İstidlal’dir.

Nübüvvetin sonucu olarak şahıs yüksek mertebeye varınca, hükümleri Yüce Allah (CC)’tan, melekleri vasıtasıyla, alabilir; içtihad ise şahsın bizzat kitap ve sünnetten alacak bir olgunluğa gelmesiyle olur. Bu da mezheplerdeki içtihadlar gibidir.

Tamlid veya bağımlılığa gelince, bir kimse bu türlü içtihadla, yani boynuna geçirdiği bağ ile hiçbir mertebeye erişemez. Bu gibi kimseler, hükümleri, insanların ağızlarından çıkan sözlerden alırlar. Bundan şu sonucu çıkarabiliriz: İçtihad ve taklid, hissidir. Diğer ikisini inkâr edenler, bu iki hükümdeki murad ve maksadı bilemezler. Onları bilecek olurlarsa, şeriat ve risalet, bunca vakit içinde, özellikle Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz’in vefat ettiği sıralarda hangi kemal mertebesine erişmiştir? diye sorabiliriz.

Ne var ki, her kemalin bir zevali vardır hükmüne göre, özelllikle o vakitler nübüvvetin tamamıyla bağışlanmasına lâyık bir kimse yok idi. Fakat bir yönden hicretin ikinci asrının sonlarına doğru serbest içtihad sahibi kimseler vardı. Bu tarihten sonra İslâm’ın üzerine fıskın, bid’atın ve küfrün karanlık örtüleri örtülmüş, kalplerdeki yumuşaklık kaybolarak yerini sertlik ve kabalık almış, böylece bu artış giderek kilitli ve köstekli hür içtihadçılığa dönüşmüş, daha sonra mezhepler içtihadına dönüşerek, en sonunda da fetvacılık, taklitçilik ve hileye dönüşmüştür.

İslâm’ın hakiki kaide ve asılları peyderpey azalarak, dünya üzerinde bir Müslüman kalmayınca kıyamet kopmuş olur. Şimdi evliyaların ne sebepten dolayı kalplerini temiz tutmakta gayret gösterdiklerini ve nefisleriyle mücahede ettiklerini anlamaktasınız. Nefislerini tezkiye, yani temiz tutmakta ısrarlı olduklarından, içtihadları kesinlikle kıyamet gününe kadar devam etmiş olur.

Yüce Allah (CC), bazı zâhirî bilginlerin kalplerini temiz ve pak ederek, fetva içtihadlarını onlarda bâkî kılmıştır. Buna göre şöyle diyebiliriz: Elçi ve peygamberler, Allah (CC)’tan gelenler menzilesindedir. Kitaplar ise kapıcı seviyesindedir. Kitaplar, elçiler ve peygamberler, serbest içtihad sahiplerine nisbetle, Allah (CC) kapısının kapıcıları gibidirler.

Serbest içtihad sahibi, taklitçiye; taklitçi, içtihad sahipleri, fetvacılara; fetvacılar, asi ve hilecilere nisbeten eksikliklere sahiptir. Bu eksiklik, kutsal alanlara hükümleri almak için gelenlerin eksikliğinden ileri gelip, Allah (CC)’ın, Peygamber’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve içtihad sahiplerinin eksikliklerinden değildir.

Şayet kitaplar ve vahiy olmasaydı, peygamberler de bunlarsız olmazdı. Şayet peygamberler olmasaydı, serbest içtihad sahipleri, bunlarsız kudret sahibi olmazdı. Böylece serbest içtihad sahipleri olmasaydı, mezhep içtihadçıları, dolayısıyla fetva içtihadçıları ve diğerleri olmazdı.

İşte son olarak bunları yazıp toplayabildik. Allah (CC)’tan dileğimiz, bunları, bizlerden kabul etmesidir. Müslümanlara faydalı kılmasını, dalâlete, yani sapıklığa düşenleri bu kitapla doğru yola yöneltmesini Yüce Allah’a arz eder; Allah (CC)’ın bir Allah olduğuna, Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in O (CC)’nun sâdık kulu ve peygamberi olduğuna şehadet ederim. Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz’le birlikte bütün kardeş peygamberlerine, sâdıklara, şehitlere, sâlih kullarına Allah (CC)’ın salât ve selâmı olsun…

Ey Allahım! Kapalı kapıların açıcısı, kendisinden önce gelenlerin sonuncusu, gerçeğin yardımcısı, doğru yolun rehberi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz Muhammed’e, O (SAV)’nun âl ve iyaline, ehl-i beytine, eshabına, kadrini bilenlere selât ve selâmlar olsun. En son duamızda, Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah (CC.)’a hamd-ü senalar olsun.

2021-09-01T16:05:10+03:00 By |